Ve Zalim Ve Zulum Ve Ölüm: Savaş ve Barış
12 Ekim 2017Ben yapmam gerekeni yaptım!
20 Aralık 2020Hangi dil bir çocuğun acısını anlatabilir ki?
Dağları, bayırları aşıp köye varınca küçük bir oğlan çocuğu bize doğru koşmaya başlıyor. Arabadan inip kollarımı açıyorum. Sarılıyoruz.
Meğer gideceğimiz evin çocuğuymuş, henüz 3 yaşında. Evin üç çocuğu var, diğer ikisi saçları sıfıra vurulmuş iki kız çocuğu. Evin babası Kürt, annesi Türk. Kaçarak evlenmiş olduklarından aileleri her ikisini de reddetmiş. Sefalet içinde yaşıyor aile. Nerede iş bulunursa oraya sığınıyorlar. Bu köye de Iğdır’dan gelmişler. Baba çobanlık yapıyor. Bazen inşaatlarda yaşıyorlar. En büyük kız 4. sınıf öğrencisi ama okuyup yazamıyor. Her şeyden önce aile hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Anadolu’da köy köy gezip böyle aileleri koruma altına alıp çocukları hayata, eğitime kazandırmaya çalışıyoruz. Aksi takdirde yoksulluktan çocuklar satılıyor, erken yaşta evlendiriliyor!
Evin içi (bir oda) acı kokuyor. Tüm eşyalar çöpten toplanmış.
“Neye ihtiyacınız var?” diye soruyorum anneye. “Çocuklarıma bayramlık al abla.” diyor. “Bu bayram da mahcup olmasınlar!” İçimi kıyıyor bu sözler.
Büyük bir yokluk içinde yaşarken bu kadar az istemesi dokunuyor bana. “Yarın hep birlikte çarşıya ineriz, çocuklar seçer kıyafetlerini” diyorum.
“Allah razı olsun” diyor, başını öne eğiyor. Utanıyor.
Yoksulluğundan değil, bir şey istediği için.
Ne yapacaksam aileden biri gibi yapmalıyım diyorum içimden kendime. Utandırmadan, azaltmadan, eksiltmeden.
Kirli bir yastığı top yapıyorum.
Oda küçücük ama biz yine de voleybol oynuyoruz çocuklarla.
Gülüşüyoruz.
Gitmek için ayaklanıyoruz.
Dışarı çıktığımızda kol kola girmiş üç kız çocuğu yaklaşıyor bize.
Arkadaşlarınız da buradaymış, hadi beni tanıştırın diyorum evin kızlarına.
Onlar arkadaşımız değil diyor 3 kızdan biri kibirle, onlar çoban!
Sert bir tokat yemiş gibi hissediyorum. Sanki içimden yerlere bir şeyler dökülüyor… kızların omuzuna kollarımı koyup yanıma çekiyorum.
Ben diyorum bu kızların teyzeleriyim.
Ta İstanbul’dan geldim onları görmeye.
Bir zamanlar benim babam da çobandı diyorum!
Kızlar şaşırıyor.
Ne iş yaptığımı soruyorlar.
Nerde öğretmen olduğumu soruyorlar. Üniversitede psikoloji öğretmeni deyince çok şaşırıyorlar.
Ayrılıyoruz.
Evin kızları arabaya kadar eşlik ediyor bana. Sonra da öyle kocaman, öyle şefkatle, öyle sıkı sarılıyorlar ki kalbim büyüyor. Terkedilmiş ruhlara ebeveynlik yapmakmış sevmek, bir daha anlıyorum.
Ayten Zara Erzurum Köy Okulu İnşaası / Çocuk İstismarını Önleme/Kalkındırma Projeleri 2020