Madagaskar’da Ong Humanitaire’nin Fransız kurucusu Anne Marrie’nin yönettiği Sister Stella Çocuklar Evinde doğuştan felçli ve terkedilmiş çocuklarla ruhsal rehabilitasyon için bulunuyordum. Bolo, Henüz 5 yaşında, her iki ayağı da ters doğmuş ama bir dizi ameliyattan sonra yürüyebilen çocuklardan biriydi. Ancak arkadaşlarına karşı saldırgan, her şeyi kırıp döken, bundan ötürü de en çok azar işiten, dışlanan çocuktu. Hatta o kadar ki adına ‘’Bandit’’ yani Eşkiya koymuşlardı.
Hep yalnız oynuyor, hiçbir grup faaliyetlerine katılmıyordu. Kendisiyle her konuşma girişimimde dilini çıkarıyordu. Ben yine de konuşmaya devam ediyordum. Öpmek için yeltendiğimde yüzüme tükürürdü! Ben yine de her gördüğümde öpmek için kendisinden izin istiyordum. Sarılmak istediğimde beni şiddetle itip yere deviriyordu ama ben her gördüğümde kollarımı açardım. Oynadığımız her oyuna çağırırdım ama gelmez kaçardı, ben yine de her oyuna davet ederdim.
Ve sonra bir gün kendi geldi ve yuvasını benim kucağımda yaptı. Yapmak istediğim her bir şeyi yapmama izin verdi. Başın okşamama, sarılmama, öpmeme izin verdi. Benim kurduğum oyunların her birine katılmaya başladı, öğrettiğim Ali Baba’nın Çiftliği Var şarkısını öğrendi, koraya katıldı.
Bu deneyimden almanızı istediğim mesaj şu: sevgi ve sıcaklık herkes için en iyi yuvadır. Otlar ve çiçeklerin güneşe döndüğü gibi, çocuklar da sıcak, şefkatli olana dönüp geliyor. Her derdin ilacı şefkat. O da hepimizde var.
Ayten Zara, Güney Afrika 2011