World Human Relief (WHR) | Doç. Dr. Ayten Zara | ayten.zara@bilgi.edu.tr |
The City College of New York | Prof. Dr. Peter Fraenkel | fraenkelorama@gmail.com |
İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Yüksek Lisans Programı https://www.bilgi.edu.tr/tr/akademik/lisansustu/travmaveafet/ | Prof. Dr. Tamer Aker | tamer.aker@bilgi.edu.tr |
World Human Relief (WHR) Doç. Dr. Ayten Zara ayten.zara@bilgi.edu.tr |
City College of New York Üniversitesi Prof. Dr. Peter Fraenkel fraenkelorama@gmail.com |
İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Yüksek Lisans Programı Prof. Dr. Tamer Aker tamer.aker@bilgi.edu.tr |
DİREKTÖRDEN MESAJ
Sevgili Dostlar,
Günümüzde artan boşanma ve aile içi şiddet oranları, bizleri evlilik memnuniyetini belirleyen faktörleri bulmaya yönlendirmiştir. Gördük ki, eşlerin toplumsal cinsiyet rollerine sıkışıp kalarak birbirlerini yeterince tanımamaları, beklentilerini karşılamamaları, sorunlarına çözüm-odaklı yaklaşmamaları zamanla birbirlerine yabancılaşmalarına ve şiddet üreten bir sürece neden olmaktadır.
Ailede şiddet var ise şiddete maruz kalan bireyle birlikte tüm ‘‘Aile’’ de ölür. Sığınacak kimsenin olmaması her bir aile üyesi için ezici bir yalnızlık üretir. Aile içindeki acımasız şiddetin en yalnız mağdurları ise kadınlar ve özellikle de çocuklardır.
Oysa, ‘‘çocuklar geleceğe gönderilen kıymetli bir mektubun sözleridir.’’ Çocuklar, ebeveynlerin etkileşimlerinden insan-insana, kadın-erkek, karı-koca, anne-baba ilişkilerine dair birçok davranışı öğrenir ve yetişkinlik döneminde bu şemaları kullanarak pratiğe dökerler. Ebeveynlerinden sevmeyi, saygı duymayı, paylaşmayı, sorun çözmeyi ve destek olmayı ya da kontrol edip aşağılamayı, küsüp cezalandırmayı ve terk etmeyi öğrenerek büyürler.
Aile içi şiddet, çocuklara sevgiyi ve saygıyı hak etmediklerini, savunmasız olduklarını açıkça söyleyen zalim bir dildir. Anne babalarının mutsuzluğunun yükünü çoğunlukla çocuklar taşır. Eğer psikopatolojik bir durum yok ise benim nazarımda sorunlu olarak görülen her çocuk sorunlu değil, sadece dertlidir! Ve bu dertli çocuk, derdini ağlayarak anlatır. Bağırarak, vurup kırarak anlatır. Kekeleyerek içine kapanarak, konuşmayarak anlatır! Kendine, başkalarına zarar vererek, suç işleyerek, hatalar yaparak anlatır. Ve sonunda kimse anlamazsa kendini öldürerek anlatır!
Bir toplumun şiddete maruz kalan, tecavüz edilen, okula gönderilmeyip çalıştırılan, sokakta yaşayan, dilenen, zorla evlendirilen çocukları, çocuk yaşta ana baba olmuş çocukları varsa o toplumun refahından ve gelişmişliğinden bahsedemeyiz! Aksine, böyle bir toplumu oluşturan ailelerin mutsuz ve işlevsiz aileler olduğundan bahsedebiliriz.
Bizler insan olarak sevemiyor, onaramıyor, ilişki kuramıyor ve ruhu yaralı çocuklar yetiştiriyorsak şimdi ve gelecekteki tüm suçların ortağı oluruz. Çocuklarımıza şiddeti uygulayarak, göstererek, konuşarak nefret üretmeye devam ettiğimiz sürece kin ve düşmanlık zincirini bir kuşaktan bir kuşağa aktarmaya devam ederiz. İnsanlık tarihine baktığımızda en büyük katliamların faillerinin acı bir yalnızlık içinde çocukluğu örselenerek geçen diktatörler olduğunu görürüz.
Kuşaktan kuşağa aktarılan travmalar çocuklara bırakılan en yıkıcı miraslardır. Travma dilsizdir ama canlıdır! Biz yetişkinler ilişkilerimizde çatışmaları çözüme ve şiddeti şefkate dönüştürebildiğimiz zaman gelecek kuşaklara şiddetsiz, korkusuz bir ilişki kültürünü miras bırakabiliriz. Yoksa, yaralanmaya ve yaralarımızın kanını başkaları üzerine akıtmaya devam ederiz.
İnsan emek verdiği kadar sevgili olur, anne olur, baba olur. Ancak, bir çoğumuzkadınlar, erkekler, ilişkiler, evlilik ve çatışma çözümü hakkında yeterince okumuyor, araştırmıyor ve öğrenmiyoruz. Oysa, içinde yaşadığımız, gelecek planlarımızı yaptığımız ve çocuklar doğurduğumuz ilişkilerimiz her tür ilgi, bilgi ve emeği hak etmektedir.
Aile içi şiddetin her türünü önlemek amacıyla İlişki ve Aile Çalışmaları Programını hazırladık. Bu sertifika programına katılanlarınızın aile psikolojisi ve sorunları tanıma/anlama/anlatma, aile içi şiddeti önleme ve şiddet mağdurlarının yaralarını sarma ve onları onurlandırma gibi temel eksenlerinde çok kıymetli rolleri alacağına inanıyorum.
Ülkemde ve dünyada mesleki camiaya, aile ve toplum ruh sağlığına katkıda bulunacağımdan dolayı umutlu ve heyecanlıyım.
İnsanlığa hayırlı olsun.
Doç. Dr. Ayten ZARA